Rutubetli bir çam iğnesi üzerine yerleşen mantar filizlenir ve gözeneklerden içeriye mikrop tüpünü bırakır. Kısa bir süre sonra bütün dal, mantarın besini haline gelerek ölür. |
Mantar, bir yaprağın üzerine ulaştığında bulunduğu yere cutinase adı verilen bir enzim salgılar. Bu madde, bitkilerin yapraklarının ve gövdesinin üzerinde bulunan mumlu tabakayı eritir. Bu bölgenin erimesinin ardından mantar için varolan en önemli engel aşılmış olur ve bu canlı artık kolaylıkla bitkiyi istila edebilir.Mantarın söz konusu engeli aşabilmesi için bedeninde özel olarak ürettiği enzim konusunda biraz durup düşünmeliyiz. Mantarın bitkiye ulaşmasını önleyen söz konusu sınırı ortadan kaldırmak normal şartlarda bir mikroskobik organizma için imkansızdır. Oysa bu mikroskobik organizma, bu sorunun üstesinden gelecek önemli birtakım özelliklerle birlikte yaratılmıştır. Tek bir hücrenin içinde yine kimyasal işlemler gerçekleşmekte, oluşan kimyasal bileşiklerle bir enzim meydana gelmekte, oluşan bu enzim tam da bu mumlu tabakayı eritecek nitelikte olmaktadır. Salgılanan bu enzim, mumlu tabakayı eritemeyecek kadar güçsüz veya yaprağı tamamen ortadan kaldıracak kadar kuvvetli olabilirdi. Ancak mikroskobik canlının ürettiği mikroskobik salgı görevini tam olarak yerine getirir. Bu işlemden sonra, mantar da kendisine ilham edilen şekilde hareket edecek ve bitkiyi besin olarak kullanmak üzere kollarıyla sarmaya başlayacaktır.
Mantarlar yerleştikleri ağaç dallarını kısa bir süre sonra tümüyle istila ederler. Kimileri de ölmeye başlayan ağaçları yiyen fırsatçılardır. |
Bir ormanda bitkileri ve ağaçları çevrelemiş olan yüz ile iki yüz mantar türü bulunmaktadır. Bu mantarların bir kısmı yerleştiği ağaç gövdesi veya ağaç dalında faaliyet halindedir. Büyük bir çoğunluğu ise ağaç bir rahatsızlık yaşadığında ya da ağaç çeşitli sebeplerle ölmeye başladığında ağacı "yemek" için hazır bekleyen fırsatçılardır. Toprak altında yemek için fırsat kollayan mantarlar da vardır. Örneğin gölgelik mantarı, ağacın dalının çürüyerek yere düşmesini sabırla beklemektedir.
Kimi zaman mantarlar sebze ve meyvelerin oluşumunda da sorun yaratabilirler. Oomycota Phytophthora adı verilen mantar türü genellikle domatesleri ve patatesleri istila etmektedir. Bu istilanın çapı çok büyüktür ve son derece önemli etkileri vardır. 1845-1860 yılları arasında yaşanan büyük patates kıtlığı bu mantarların faaliyetlerinin bir sonucudur.
Üzeri mantar tarafından sarılmış olan nematod. |
Etobur bir mantarın varlığı kuşkusuz şaşırtıcıdır, ama asıl şaşırtıcı olan mantarın, avını yakalayabilmek için sahip olduğu tuzak kurabilme yeteneğidir. Ne kadar şaşırtıcı olsa da bir hayvanın, hatta bir bitkinin başka bir canlı için tuzak hazırlaması, görülebilen ve belirli bir hacme sahip olan canlılar olmaları nedeni ile mantığa daha uygun gelebilir. Ancak görülemeyen, nasıl varolduğunu ve nasıl yaşadığını anlayabilmek için mutlaka teknolojiye ihtiyaç duyduğumuz mantarların, bir hayvana tuzak kurabilecek bir bilinci nasıl edindikleri son derece önemli bir sorudur. Bu sorunun cevabı, çevresindeki gerçekleri görmek isteyen ve aklını kullanabilen bir insanı Allah'ın varlığını tasdik etmeye götürür. "Hiçbir ihtiyaç olmamasına rağmen" bir mikroskobik canlının yöntemler geliştirerek akıl kullanması, Allah'ın evreni kusursuz bir uyum içinde yaratmış olduğunu ortaya koymaktadır.